Rahmetli Fecri Ebcioğlu’nun kim olduğunu biliyor musunuz? Atlı karınca dönüyor dönüyor dediğimde yaşı olanlar hemen hatırlar, ancak şarkıcı zannedilir. Fecri Ebcioğlu, Türk pop müziğinin başlangıcıdır.
Bozkurt İlham Gencer’e söylettiği, ”Bak Bir Varmış Bir Yokmuş” şarkısı ile Türkiye de Türkçe pop müziğini, başlatmış kişidir. Sözleri Fecri Ebcioğlu’na, müziği Alex Alstone’a ait bu aranjmanı arka fona alalım…
Bak bir varmış bir yokmuş, eski günlerde, tatlı bir kız yaşarmış, Boğaziçi’nde. İnsanların en büyük sorunu ve takıntısı işte burada başlar. Geçmişe takılıp kalma. Yukarıdaki şarkı gibi geçmişin güzel anları insanları mutlu ederken, yaşanılan kötü hadiseler ise mutsuz hatta hasta eder.
Bu durumun birçok teknik ve bilimsel açıklaması var bunlara tek tek girmeye kalkarsak altından kalkılamayacak bir yükün altına girmiş oluruz. Bu yazıyı okuyan okurlara aşırı doz vermeyi de doğru bulmadığım için parçalara bölerek yüzeysel ve hazmedilebilir bir biçimde sizlere anlatmaya çalışacağım.
Kendinizi bir bilgisayar gibi düşünün. Ana rahminden ölüme kadar özel bir hastalık ya da özel bir durum yaşanmaz ise beyin her şeyi kaydeder ve aynı bilgisayar gibi kodlayarak kaydeder. Ancak bu bilgileri kaydederken bilgileri birbirleriyle ilişkilendirir. Her bir bilgi 5 ana duyu organımız vasıtasıyla ilişkilendirilir.
Geçmişe takılıp kalmayın. Zihniniz geçmişe takılı kaldığında sorunlar yaşarsanız. Zihninizi gereksiz geçmiş bilgiler ile doldurmayın. “Geçmiş güzel anılarınıza sıkı sıkı sarılın, kötü anıları unutun gitsin.” ve benzeri nice motivasyon cümleleri yazabilirim. Bu tarz bir yazı dizisi yapsam biliyorum ki çok sevilirim. Şirin şirin hatta taklitler yaparak bu konuyu size uzun uzun anlatabilirim. Beni o kadar çok seversiniz ki, siz bile şaşırırsınız.
Benden bu tip yazılar bekleyenler, daha çok bekler. Geçmiş yazılarıma göz atabilirsiniz. Bunlar sadece motivasyon amaçlıdır ve insanlar evet bunu çok sever. Ben insanın mekaniği ile ilgileniyorum ve kendim dahil insanları hiç sevmiyorum.
İnsanlar, düşündüğünüz kadar duygusal canlılar değillerdir. İnsan mekaniği tamamen çıkar üzerine kuruludur. Çıkar konusu çok uzun bir konu ama yaşamsal deneyimi fazla olan, yaşadığı süre içerisindeki deneyimlerini yorumlayabilen kişilerin bile anlatabilecekleri çok fazla materyal vardır. Ancak anlatılanları dinlemeye başladığınızda isimler, dinler, coğrafyalar değişik olsa dahi hikayelerin tamamının neredeyse birbiriyle aynı olduğunu görürsünüz
İnsan mekaniği o kadar basit ki, bu mekanik sistemin çalışma biçimini öğrendiğinizde öğrenen kişi kendisinin bile her konuda ne kadar sahtekâr olduğunu fark eder ve hayata küser.
En üzgün olduğunuz ve ağladığınız bir anı hatırlayın. Neden ağladınız? Sizi üzen neydi? Bu hatırladığınız anıda ne kaybettiniz?
Size saçma gelecek bir örnek vereyim.
Ya çok sevdiğim bir köpeğim vardı. O öldüğünde çok üzüldüm, günlerce ağladım. Benim köpeğimden ne gibi bir çıkar ya da menfaatim olabilir ki… 🙁
Neden köpek sahiplendin? Bir canlının sana bağlı ve senin kurallarına göre yaşaması sana ne hissettiriyordu? Yalnızlık hissini bastırmana ne kadar katkı sağlıyordu? Kaç sefer şiddet uyguladın? Kaç sefer onu götürüp bir yere bırakmayı düşündün? Arkadaşlarına köpeğini kaç sefer anlattın? Senin için kaç sefer sohbet konusu olarak gündeme geldi? Yazmaya devam ederim de hadi hayvanseverlere haksızlık olmasın şimdilik bu kadarı yeterli.
İnsan düşündüğünüz kadar karmaşık bir canlı değildir. İnsan mekaniği çok iyi bilinen, kullanılan ve yönetilebilir bir mekanizmadır. Geçmiş dediğimiz beyninizdeki kayıtlı anılar siz farkında olmadan her an size karşı kullanılır. Size geçmişi bırak ileriye bak denildiğinde bile bilinçli olarak geçmişe takılı kalmanız ve bir atlı karınca üzerindeki çocuk gibi sürekli aynı yerde dönüp durmanız istenir.
Ego, öfke, hırs gibi daha birçok duygu ve davranış durumu sizi modern köle yapmak için kullanılan araçlardır. Efkarlandığınızda dinlediğiniz şarkılar neden sizi hep geçmişe götürür, eski sevgiliyi hatırlatır… Sevdiklerinizi hatırlamanız ve yad etmeniz gerektiği neden sürekli dikte edilir…
Temel sebebi basit. Geçmişe takılı kalmanız, ruh durumunuz her zaman yöneltilebilir ve yönlendirilebilir olmalıdır. Kitle iletişim araçlarının temel görevinin bilgiye daha hızlı ulaşmak olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Temel görevleri sizleri sürekli iletişim halinde tutarak duygu ve düşüncelerinizi biçimlendirmek hatta yönlendirmektir.
“Gelecekte devletler değil dünyayı şirketler yönetecek.” sözünü safsata sananlar dünyayı şirketlerin yönettiğinin farkında olmayan kişilerdir.
Yarın siz köleleri özgürlüğe bir adım daha yaklaştırmaya çalışacağım…
Vedat TAYLAN
[email protected]