Nedir bu gördüğüm Tanrım, rüya olsa
Toplanmış her şey, gidiyor mu yoksa?
Kapıda eşyalar, gözlerimde yaşlar
İnanmam sevgilim, böyle bitmez aşklar….
Bu şarkıyı hatırlayanlar hemen Ajda Pekkan, ‘yeniden başlasın’ diyerek yazıyı okurken, fonda bu şarkıyı dinleyebilir. (Motivasyon, iyidir.)
Girizgahlar ve bürokratik yazılardan sonra, ailenizin karamsar, felaket tellalı geri döndü…
Mesleğiniz ve işiniz ne olursa olsun önünüzde maksimum iki ya da üç yıl var. Bu süreden sonra ya hazırsınızdır ya da değilsinizdir.
3 yıl sonra, işinize, paranıza ve kendinize çok güvenmeyin.
Önce COVID-19 ile tanıştınız. Devamında sokakta görseniz suratına bakmayacağınız bilim insanlarını tanıdınız. Bu bilim insanlarının bir kısmı, bir anda bilim insanlığından iş insanlığına terfi ettiklerine tanık oldunuz.
Bir düşünün, bilimsel araştırmalar yapan bir şirketin, bir anda dünyanın en tanınmış markası olacağını ve bu markanın organik bir müşterisi haline geleceğinizi hiç hayal ettiniz mi?
Gelecek ile ilgili saçma sapan görünebilecek bir fikir uyduralım. ‘BioNTech adında bir antivirüs yazılımı çıksa ve bu yazılım cep telefonlarına virüs bulaşmasını engelliyor.’ Dense? BioNTech adına ve markasına güvenerek bunu dünyada satın alacak sizce kaç insan vardır? Uğur ŞAHİN’e buradan sesleniyorum. Anti virüs yazılımları konusunda uzun yıllardır çalışmalar yapan; NORTON, ESET, MCAFEE gibi şirketlerden herhangi biri ile anlaşın ve bu fikri hayata geçirin. Aşıdan daha çok para kazanırsınız. Fikir sahibi olarak benim komisyonumu da lütfen unutmayın.
Burada bir durun ve bir önceki paragrafı lütfen bir daha okuyun…
Şimdi, ufak bir test yapalım.
Saçma sapan bir fikir dediğim anda sizde bir ön yargı oluştu mu?
Okurken aslında çok da saçma değil, diye düşündünüz mü?
Adamlar gerçekten bunu yaparsa; çok para kazanır diye bir anda kafanızda bir ışık yandı mı?
Bu üç duyguyu sırasıyla yaşayanlar kalabilir, diğerleri ile başka yazılarda görüşürüz.
Şaka şaka! Tamam. Hemen öyle küsüp gitmek yok.
BioNTech, pandemi sürecinde ürettiği aşıdan daha fazla oluşturduğu algı ve tanınırlık gerçek anlamda çok büyük bir başarıdır.
Herhangi bir yabancıya; ‘Türk, dediğimde aklına ilk kim geliyor?’ Diye sorarsanız, size hemen NUSRET diyecektir. (Yapılan araştırmalarda, NUSRET uluslararası tanınırlığı olan tek Türk markasıdır.)
Pandemi sürecinde insanlardaki algılama ve etkilenme alanları, tamamen değişti. Mesleğiniz ya da işiniz ne olursa olsun, insanların algı alanlarının dışında kalırsanız, eski işlerinizi ve cirolarınızı unutun.
Bir örnek vermek gerekirse; yan yana iki restoran hayal edin. Birisinin önünde kuyruklar varken, yanındaki başka bir restoranın boş ve müşteri beklerken göreceksiniz.
Anlattığım bu konu belki hemen değil, ama çok kısa bir zaman içerisinde tüm sektörlerde yaşanmaya başlayacak.
Peki bunun farkında olanlar neler yapıyor? Youtube’ da gezerken dikkat edin. Birçok televizyon programcısı ve gazeteci kendi youtube kanalını kurdu ve buradan düzenli olarak canlı yayın yapmaya başladılar.
Dev medya kuruluşları, televizyonlar, gazeteler bugün için hala ayaktalar ve televizyon başka bir alan diyerek. ayakta kalma mücadelesi veriyorlar. Ulaşılabilirliği kolay olduğu için bunun bu şekilde süreceğini umut ediyorlar. Ancak reklam payları her gün hızla eriyor ve netice olarak bir kamera ve bir tripot’a yeniliyorlar.
‘Web sitem var. Instagram ve facebook sayfam var. Online satış yapıyorum, amazon da satış yapıyorum. Ben zaten dijital çağın gerekliliklerini yerine getiriyorum. Ben hazırım.’ diye düşünüyorsanız, bu yaklaşım çok eskidi. Var olmaları, evet, bir artı ama artık tek başına bunların hiç birisi yetmez.
Cehenneme hoş geldiniz…
Yanmamak için neler yapılmalı?
Yarın başlarız artık…
Vedat TAYLAN
contact@vedattaylan.com